Gerçek kişiler hak ve borçlara sahip olabilmektedir. Kişilik ise Türk Medeni Kanunumuza göre sağ ve tam doğumla başlamaktadır.
Ancak ceninin özel hak ehliyeti noktasında özel bir koruması vardır.
Türk Medeni Kanunu 28.maddesi ilk fıkrası ile kişiliği düzenlemektedir.
Aynı maddenin ikinci fıkrası ise ceninin yani anne karnındaki bebeğin haklarını sağ olarak doğma koşulu ile daha anne karnından korumaya başlamaktadır.
Bahsedilen kanun hükmü gereğince çocuk anne karnındaki iken hak ehliyetine sahiptir ancak bunu sağ bir şekilde doğmak ile kazanılabilir hale gelir.
Türk Medeni Kanunu ceninin haklarının korumasını bu madde ile sınırlı tutmamış, 582.madde ile de ceninin mirasçılık hakkını güvence altına almıştır.
Anılan maddeye göre;
“Cenin sağ doğmak koşulu ile mirasçı olur. Ölü doğan çocuk mirasçı olmaz.”
Anne karnındaki çocuğun mirasçı olabilmesi için koşullar şu şekilde sıralanabilir:
- Miras bırakan ölmeden ya da ölüm anında anne karnına düşmüş olmalı
- Cenin sağ olarak doğmalı
Miras bırakanın ölümünden sonra anne karnına düşen cenin mirasçılık sıfatını kazanamaz.
Aynı şekilde ölü doğan çocuk da mirasçılık sıfatını hiçbir zaman kazanamamaktadır.
Ancak çocuk, sağ olarak doğup bir süre sonra öldüğünde mirasçılık sıfatını kazanır ve ölümü halinde terekedeki payı kendi mirasçılarına geçer.
Miras payı nasıl belirlenir?
Miras bırakanın vefatından sonra mirasçılar arasında bir cenin bulunuyorsa tereke mirasçıların miras paylarının belirlenmesi ceninin doğumuna kadar bırakılır.
Aynı şekilde miras paylaşımı da ceninin doğumuna kadar ertelenmiş olur.
Anne karnındaki çocuğun miras payının korunması için ne yapılabilir?
Cenin miras payının korunması için bir takım önlemler de alınmaktadır.
Mahkemeler gerekli gördüğü hallerde ceninin miras payının korunması için geçici önlemler alabilmektedir.
Ceninin haklarının ve miras payının korunması için kayyum atanabilmektedir.
Bu kayyum ceninin doğumuna kadar ceninin haklardan, miras payının korunmasından ve cenin sağ olarak doğduğunda miras payının ona geçmesinden mesuldür.