Küreselleşen dünyada farklı ülke vatandaşlarının beraberlikleri gittikçe yaygınlaşmıştır. Bunun sonucunda dünyaya gelen çocukların velayeti çiftler ayrıldıktan sonra büyük bir sorun haline gelmektedir.
Evlilik birliği içinde doğan ve doğmayan çocukların velayet durumu elbette farklı olacaktır.
Ancak her iki durumda da ayrılıktan sonra çocukların hangi ülkede hangi ebeveynle kalacağı ya da diğer ebeveynle olan ilişkisinin nasıl olacağı gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır.
Bu tip sorunlar uluslararası çocuk kaçırma vakıalarının artmasına sebebiyet vermiştir.
Velayeti kendisinde olan ya da olmayan ebeveynler çocuklarını kendi ülkelerine ya da üçüncü ülkelere kaçırabilmektedir.
Çocuğun üstün yararını ve çocuğu diğer ebeveyni ile ilişkisini korama amaçlı birçok uluslararası sözleşme mevcuttur.
Uluslararası Taraf Olunan Sözleşmeler
Türkiye’nin de taraf olduğu Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukukî Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi ve Sözleşmenin uygulanmasını sağlamaya yönelik usûl ve esasları düzenleyen Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yön ve Kapsamına Dair Kanun uluslararası çocuk kaçırma vakıalarında Türk hukukundaki başlıca yasal kaynaklardır.
Bir diğer önemli sözleşme ise Çocukların Velayetine İlişkin Kararların Tanınması ve Tenfizi ile Çocukların Velayetinin İadesine İlişkin Avrupa Sözleşmesi’dir.
Bu sözleşmelerin ortak amacı velayet hakkının kötüye kullanılmasının, çocuğun menfaatlerine aykırı olarak ülke değiştirilmesinin engellenmesi ve diğer ebeveynin çocukla şahsi ilişki kurma hakkının tesis edilmesidir.
Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukukî Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi’nin uygulanmasında Türkiye’de merkezi makam olarak Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü kabul edilmiştir.
Çocuğun Kaçırılması Kapsamında Değerlendirilecek Durumlar
Ortak çocuğun velayeti kendisine verilmiş ana ya da baba elbette ki çocuğu ile yurt dışına çıkabilecektir.
Devam eden bir evlilikte ise çocuğun velayeti ortaktır. Ana ya da baba tarafından diğer ebeveynin haberi olmadan yurt dışına çıkardığında öncelikle bakılması gereken çocuğun diğer ebeveyn ile ilişkisinin kesilmesi amacının taşınıp taşınmadığıdır.
Eğer ki çocuk geçici olarak örneğin tatil amaçlı yurt dışına götürüldüyse bir çocuk kaçırma fiilinden söz edilemeyecektir.
Ancak hem diğer ebeveynin izni yoksa hem de çocuğun diğer ebeveyn ile ilişkisinin kesilmesi amacı taşınıyorsa çocuk kaçırma fiilinden söz edilebilecektir.
Bu iki şart ile beraber aşağıdaki fiiller çocuk kaçırma kapsamında sayılacaktır:
- Ortak velayet hakkının olduğu çocuk diğer ebeveynin izni ve onayı olmadan başka ülkeye götürülmüşse,
- Boşanma davası devam ederken, velayet kendisine verilmeyen ebeveyn çocuğu yurt dışına çıkardıysa,
- Velayet hakkı kendisine verilmeyen ebeveyn çocuğu yurt dışına çıkardıysa.
Ancak unutulmaması gereken nokta velayet hakkı kendisine tesis edilen ebeveyn her ne kadar çocuk ile ilgili çoğu kararları diğer ebeveyne danışmadan alabilse de diğer ebeveynin çocukla şahsi ilişki kurmasını engelleme hakkına sahip değildir.
Eğer ki velayet hakkı kendisine verilen ebeveyn çocuğu diğer ebeveyni göstermemek için yurt dışına çıkarıyorsa bu durum velayet hakkının suistimal edilmesi anlamına gelecektir.
Başvurulacak Makam
Lahey Sözleşmesi kapsamında velayet hakkı ihlal edilen ebeveyn çocuğun iadesi için öncelikle Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat etmelidir.
Cumhuriyet Başsavcılığı öncelikle çocuğun kaçırıldığı ülkenin sözleşmeye taraf devletlerden olup olmadığını inceleyecektir.
Çocuğun kaçırıldığı ülkenin taraf devlet olduğu anlaşılırsa çocuğun iadesi prosedürü için belge toplanması amacıyla savcılık dosyayı Adalet Bakanlığına iletecektir.
Görevli ve Yetkili Mahkeme
5717 Sayılı Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yön ve Kapsamına Dair Kanun’un 6.maddesi uyarınca görevli mahkeme aile mahkemeleridir.
Yetkili mahkeme ise çocuğun iadesine ya da şahsi ilişki kurulmasına yönelik başvurunun yapıldığı sırada çocuğun ikamet ettiği yer veya aynı kanunun 10.maddesine göre geçici koruma altına alındığı yer mahkemesidir.
Çocuğun Kaçırıldığı Ülkede Yasal İşlem Başlatılabilir Mi?
Öncelikle velayet hakkı kendisinde bulunan ebeveyn çocuğun iadesine yönelik işlemleri bulunduğu ülkede başlatmalıdır.
Ancak kimi durumlarda çocuğun kaçırıldığı ülkede de yasal işlemleri başlatmak sürecin hızlandırılması acısan avantaj sağlayacaktır.